4 Aralık 2008 Perşembe

Takipteyiz mütemadiyen

Galatasaray - Hacettepe maçı sonrası Toroğlu'nun Lincoln'ün sahada infaz edilmesi yönünde verdiği fetvanın üzerinden 4 gün geçti. Benzer bir fetvaya hedef olan Salman Rushdi yıllardır köşe bucak saklanıyor ama Lincoln'ün saklanmaya, kaçmaya pek niyeti yok gibi sanki. Nitekim dün gece Berlin'de yine sahne aldı ve rakibiyle bol bol "dalga geçti" (!). Rakip Hertha Berlin'di gerçi ama olsun, kolaysa Bayern München'e yapsındı aynı numaraları, değil mi? Bu arada ilk yarının sonlarında ceza sahasına girerken düşürülen, ancak hakemi aldatma yorumuyla sarı kart gören Lincoln için maçı yayınlayan Alman TV sinin spikerleri dahi gerçekten faul vardı, hatta eğer içerdeyse penaltı bile olabilir yorumu yaparken bizim TRT spikerinin "kendini yere bıraktı ve hakettiği kartı gördü" demesi, ancak maç bittikten, pozisyonu defalarca izledikten ve muhtemelen etraftan epey bir ayar aldıktan sonra ağız değiştirip "aslında penaltı verilebilirmiş diyorlar" demeye başlaması dahi medyanın sürü psikolojisi yaratma, beyin yıkama ve insanları şartlama konusunda ne kadar etkili bir silah olduğunu kanıtlamaya yetiyordu. Bana öyle geldi ki sanki TRT spikeri bile hafta sonundan beri Lincoln hakkında yürütülen kampanyanın kurbanı olmuş gibiydi.

Hani Toroğlu'nun, Demirkol'un filan yorumlarını anladık da, ben asıl 4 gündür Hıncal Uluç, Haşmet Babaoğlu gibi daha sağduyulu bilinen yorumcuların ne diyeceğini merakla bekledim. NTV'deki 90 dakika programını izleyemedim, ancak gazetelerindeki köşelerinde bu konuya değindiklerini hiç görmedim. Keza "Galatasaraylı" olarak bilinen spor yazarlarından da, hatta Galatasaray Spor Kulübünden bile bu konuda bir tepki geldiğini henüz duymuş değilim. Belki benim takip yetersizliğimdir bilemiyorum ama, Lincoln hakkında verilen fetvaya tepkisiz ve sessiz kalınması, en az o fetvanın kendisi kadar korkunç bir durum aslında.

Hiç yorum yok: