9 Aralık 2008 Salı

Çifte standartın belgesi olur mu?



Oluyor işte.. Çifte standart tabiri çoğu zaman subjektif bulgularla temellendirilmeye çalışılan bir olgudur. Sana göre çifte standarttır, bana göre değildir mesela.. Ama geçen hafta Hacettepe-Galatasaray maçı bitmek üzereyken ve Galatasaray rakibi karşısında 3-1 galip oynarken Lincoln'ün orta sahada top sektirerek dripling yapmasını "terbiyesizlik", "rakibe saygısızlık" vb tanımlarla etiketleyen ve üstüne üstlük bir de bundan dolayı rakibin Lincoln'e "tekme atmaya hakkı olduğunu" dile getirebilecek kadar gözü dönen, rakipleri bu yönde cesaretlendirip teşvik edebilecek kadar gözü kararan mümtaz Türk spor basını (bkz. Ben olsam takip ederim), bu hafta Denizlispor-Fenerbahçe maçının son dakikasında, Fenerbahçe maçı 1-0 galip bitirmek üzereyken Roberto Carlos'un aynı Lincoln'ün yaptığı şekilde, tıpatıp aynı biçimde top sektirerek dripling yapmasına (sadece Carlos, Lincoln'den bir eksik, yani 4 kere sektirdi) tamamen sessiz ve yorumsuz kaldı. Hatta bu sahneye ilişkin görüntüler TRT dışında hiçbir kanaldaki özet görüntülerde yer bile bulamadı. Carlos'un belki bir Brezilya'lı dayanışması, ama daha muhtemelen Türk spor basınına bilinçli olarak çok ince ve zarif bir "futbolun güzelliklerini fanatizme kurban etmeyin" mesajı vermek için yaptığı bu hareket taraflılıktan, fanatizmden ve çifte standarttan gözü dönmüş olan Erman Toroğlular, Mehmet Demirkollar, Lig Radyonun fanatizme sonuna kadar batmış kimi yorumcuları ve basındaki onca fanatik tarafından algılanmadı bile. Algılansa bile bunlarda öyle bir kösele yüz varki bana mısın demediler bu tokat gibi cevaba. Yüzleri kızarmayı bırakın, pembeleşmedi bile. Bu durumda basınımızdaki çifte standartın en net ve su götürmez kanıtlarından biri olarak tarihe not düşüldü.

Hiç yorum yok: